İlk kez burun ameliyatı olduktan sonra burnun görünümü veya işlevi bozulmuş ise ve hastayı rahatsız ediyorsa gerekli işlemin adı revizyon rinoplastidir. Cerrahinin amacı daha iyi bir görünüm, daha iyi bir nefes veya her ikisi için de olabilir.
Tüm revizyon rinoplasti vakalarında amaç; düzgün işleyen ve tıkanıklık olmadan hastanın burundan rahat nefes alabildiği ve hastanın yüzü ile uyumlu, dikkat çekmeden daha iyi görünen bir burun olmalıdır.
İlk cerrah düşük bir fiyat nedeniyle seçildiyse, ödediğinizin karşılığını alacağınız bir gerçektir. Cerrahınızı seçerken fiyat ilk sırada olmamalıdır, ilk dikkat edilmesi gereken yetenekleri ve tecrübesi olmalıdır.
İlk rinoplasti ameliyatından sonra burnunuzun görünümünü ve/veya işlevini beğenmiyorsanız, bir revizyon rinoplasti adayısınız demektir. Şahsi klinik tecrübem revizyon nedeninin sıklıkla hem fonksiyon hem görünüm kaynaklı olduğu yönündedir.
İlk ameliyattan sonra oluşan şişlik, ödem, morluk ve yara iyileşmesi dokularının mümkün olduğunca yatışması için ilk ameliyattan sonra mümkün olduğunca uzun süre beklemek gerekir. Genel olarak dokular hala ödemli ve erken dönem iyileşme dokuları mevcut olduğu için ve gerçekleştirilecek ikinci bir cerrahinin sorunsuz iyileşme olasılığı daha düşük olduğundan, başarısız bir rinoplastiden sonraki ilk birkaç ay içinde tekrar ameliyat etmemek en iyi seçenektir. Kanaatimce özellikle kalın ciltli olmayan hastalarda geçirilen ameliyattan 1 yıl sonrasında artık ilk cerrahinin etkilerinin kalmayacağı yönündedir. Kalın ciltli hastalarda ise 12-18 ay sonra dahi cilt ödemi devam edebilmektedir.
Öte yandan, ameliyat sonrası ciddi eğrilme/bükülme, sıkışma, çökme veya geri çekilme (retraksiyon) gibi nazal iskeletin/yumuşak dokuların bariz deformiteleri zamanla düzelmez ve ameliyattan sonraki ilk yıl içinde daha da kötüleşebilir ve düzeltmeyi daha da zorlaştırabilir. Özellikle yara iyileşmesi bozuk, aşırı doku sertleşmesi (skar kontraktürü) eğilimli hastalarda, bu deformiteler genellikle zamanla giderek kötüleşir ve kesin tedaviyi giderek daha zor (hatta imkansız) hale getirir. Bu nedenle, bazı hastalarda uzun süreli tedavi gecikmeleri düzeltmeyi zorlaştırabilir. Bununla birlikte, erken dönem iyileşme dokuları ve ödem zemininde yapılacak bir düzeltme cerrahisinin neticeleri çok daha az tahmin edilebilir olduğundan, çoğu hastaya revizyon ameliyatını en azından erken dönem şişlik ve iyileşme dokuları yatışıncaya kadar ertelemeleri tavsiye edilir. İdeal durum olmamakla birlikte 6 aydan sonra revizyon rinoplasti gerçekleştirilebilir.
Özetle, her vaka farklıdır ve genel olarak burnun tamamen iyileşmesini beklemek akıllıca olsa da revizyon ameliyatını 12 ay ertelemek her zaman geçerli değildir. Yeniden ameliyat kararı, risk faktörleri ve iyileşme beklentileri dikkatlice değerlendirildikten sonra hasta ve cerrah arasında ortaklaşa alınmalıdır. Aşırı problemler dışında, başarısız bir rinoplastinin ardından sorunların iyice ortaya çıkması için en az 6 ay beklenmesini öneririm. Başarılı bir revizyon rinoplasti için uygun zamanı bu konuda bilgili ve tecrübeli cerrahınıza bırakmanız yerinde olacaktır.
Burunun genel yapısını ve şeklini kıkırdaklar belirler. Bu kıkırdaklar cilt tarafından örtülür ve kıkırdaklar ile birlikte kişinin burun şeklini verir. Burnun görünüşünü ve işlevini değiştirmenin tek yolu, burun kıkırdaklarının şeklini ve birbirleriyle olan ilişkilerini değiştirmek ve ardından cildin bu kıkırdak çatı üzerine yeniden oturmasını sağlamaktır.
Revizyon rinoplasti, daha önceki cerrahide kıkırdaklar aşırı alınmış veya kalan kıkırdaklar burunun yeniden restorasyonuna olanak sağlamıyor ise kulak veya kaburga gibi vücudun diğer kısımlarından kıkırdak alınmasını gerektirebilir.
Bir diğer durum “kapalı” , ‘’açık’’ yaklaşımlardır. Kapalı yaklaşımda ciltte bir kesi yapılmaz ve tüm kesiler burun delikleri içinde kalır. Ancak bu tekniği cerrahi görüş açısından sınırlılıkları vardır. Açık yaklaşımda ise burun deliği kesileri burun direği cildine yapılan bir kesi ile birleştirilir ve burun cildi kaldırılır. Bu yaklaşım çok daha geniş bir cerrahi görüş sağlamaktadır. Burun iskeletinin direkt görüşü, deformitelerin doğru teşhis edilmesinin yanında düzeltme manevralarının daha kolayca yapılabilmesine olanak sağlar. Bu yaklaşım özellikle de revizyon rinoplasti için çok elverişlidir. Burun direğine yapılan kesi başlangıçta görünür olsa da aylar içinde genellikle bariz bir iz bırakmamaktadır.
Revizyon rinoplastisinin ilk kez gerçekleştirilen rinoplastiden daha zor olmasının ana nedenlerinden biri ilk ameliyatta burunun şeklini veren kıkırdakların bir kısmının veya büyük kısmının alınmış olmasıdır. Geriye bırakılan kıkırdaklar fonksiyonel ve/veya estetik toparlanmayı kısıtlayabilir, ek kıkırdak gerekebilir. Vücudun başka bir bölgesinden (kulak veya kaburga) alınan kıkırdaklar burun kıkırdağının birebir aynı özelliklerini taşımamaktadır ve bu da bir dezavantajdır. Diğer bir zorlaştırıcı faktör cildin ve cilt altı dokuların orjinalliğini yitirmiş olması ve yapışıklıklar ve fibrozis dediğimiz doku sertleşmeleri nedeni ile cilt esnekliği ve yeniden şekillenebilirliğinin azalmasıdır.
Ek Kıkırdak Gerekirse Kulağımda Veya Göğüs Bölgemde İz Kalır mı?
Elbette ki bu kıkırdakları bir cilt kesisi ile almaktayız. Kulak bölgesinde bariz bir kalmamaktadır ancak kaburga bölgesinde bir miktar iz kalabilmektedir. Bu bölgede kadınlarda meme altı çizgisine yakın çalışarak görünür bir iz olmamasına dikkat edilmelidir.
Revizyon rinoplasti ilk rinoplastiye göre çok daha fazla iş gerektirir. Cilt ve cilt altı dokuların skar dokusu nedeni ile sertleşmesi burunun gerekli onarımlara hazırlanması sürecini uzatmaktadır. Ayrıca sıklıkla ek kıkırdak gerekir ve bu da ekstra bir süre anlamına gelir. Tim bunlar anestezi ve ameliyathane işgali süresini, kullanılan cihaz ve malzeme miktarını ve dolayısı ile ameliyatın maliyetini arttırmaktadır.
İyi bir rinoplasti sonucu için uygun cerrahi teknik ve sağlıklı dokulara ek olarak, iyi bir iyileşme yanıtı gerekir. Uzun süreli yumuşak doku şişmesi, iyileşme yanıtını zorlaştırır ve sonuçta kozmetik neticeyi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle ameliyat sonrası ödemi kontrol altına almak önemlidir. Bir miktar cerrahi ödem ve morarma kaçınılmaz olsa da, iyi bir bakım sonrası bu etkiler en aza indirilebilir. Ameliyat sonrası ilk saatler, yaralanan dokuların kan basıncındaki yükselmelere en duyarlı olduğu zaman dilimidir. Ameliyat sonrası merdiven çıkmak, ağrı yaşamak, kusmak veya kaygı yaşamak kan basıncını yükselterek morarma ve ödemi artıracaktır. Özellikle bu erken dönemde hastanede bakım, damardan (intravenöz) ilaç uygulaması ve hemşirelik desteği avantajı sunduğundan tercih edilebilir. Diğer yandan hasta isteği (beyaz önlük hipertansiyonu, hastane kaygısı vb.), hastane olanakları ve pandemi koşulları da göz önüne alınarak karar verilmelidir.
İyileşmeyi hızlandırmak, morluk ve şişmeyi en aza indirmek için ameliyattan sonraki ilk hafta boyunca dinlenme şiddetle tavsiye edilir. Ameliyattan bir hafta sonra burun sırtındaki alçı/bandaj çıkarıldığında bir miktar morluk ve ödem mevcut olsa da masa başı işi olan hastalar güvenli bir şekilde iş yerlerine dönebilirler. İşleri fiziksel efor gerektiren kişilerin tam iş faaliyetlerine dönmeden önce en az 2 haftaya daha ihtiyacı olabilir. Her durumda, uzun süreli ödemi önlemek için ameliyattan sonra en az bir ay boyunca egzersiz veya gereksiz efordan kaçınılması önerilir. Daha sonraki zamanlarda normal aktivitelere yavaş yavaş dönülebilir.
Rinoplasti sonucunun kalitesinde cerrahi beceri önemli bir rol oynuyor ise iyi bir rinoplasti cerrahını nasıl seçerim?
Cerrahın uzmanlık belge/sertifika bilgileri ne olursa olsun, tek başına rinoplasti beceri ve deneyiminin göstergesi olması açısından güvenilmez bir kriterdir. Kurul sertifikası, bir hekimin, belirli bir uzmanlık için problem çözme ve tıbbi karar verme dahil olmak üzere bilgiye dayalı sınav gerekliliklerini aştığını gösterirken, teknik yeterlilik, sanatsal beceri, klinik deneyim, sürekli eğitim veya iyi bir kişilik garanti etmez. Bir cerrahın başarısını değerlendirmenin tam anlamıyla kusursuz bir yolu yoktur. Ancak bazı kriterler iyi bir rinoplasti cerrahını belirlemede dikkate alınabilir;